7 Eylül 2013 Cumartesi

LİLİTH EFSANESİ ..

Lilith efsanesi gizemini binyıllardır korumuştur. Özellikle mistikler bu konuda oldukça kafa yormuşlardır. Lilith konusu 20.yy'da ise Analitik Psikoloji’nin ilgi alanına girmiştir.

Şimdi Lilith efsanesinin kökenlerine bakıp bunun Ana Tanrıça ile olan ilişikisini inceleyebiliriz.

Lilith adı köken olarak "lil" kökünden gelir. Bu kök hava ve rüzgar ile alakalıdır. (Aynı Enlil'de olduğu gibi). Havaya ait, Mezopotamya kökenli, dişil cinlerle alakalı "lilitu" sözcüğü de Lilith ile alakalıdır. Lilith adı ilk olarak Sümer metinlerinde geçer. Kramer (1990) Lilith
adının geçtiği miti şöyle anlatır:

" Bir zamanlar Fırat nehri kıyısında bir huluppu ağacı (belki bir söğüt) yetişmiş ve nehrin suları ile beslenmiş. Bir gün Güney Rüzgârı onu söküyor ve nehrin sularında sürüklemeye başlıyor. O sırada oradan geçmekte olan İnanna onu eline alarak şehir Uruk'a götürüp, kutsal bahçesine ekiyor. Ona büyük bir ihtimamla bakıyor. Çünkü o büyüyünce Tanrıça onun tahtasından kendisi için bir sandalye ve bir kanepe yaptırmayı planlıyor. Seneler geçiyor. Ağaç gelişiyor ve
büyüyor. Fakat İnanna onu kesemiyor. Çünkü ağacın kökünde 'hiç çekicilikten haberi olmayan' bir yılan yuva yapmış, tepesine İmdugud kuşu yuva yapmış, ortasında Lilit evini kurmuş."

Öykünün sonunda Gılgamış işe karışır ve zırhını giyerek baltasını ağaca vurur. Ağaçta bulunanların hepsi, Lilit de dahil kaçıp giderler.

Kramer'in aktardığı bu efsanede Lilit okunuşu tartışmalı olsa da (Lillake diye de okunmuştur), aynı isme yakın bir dişil varlığın varolduğu görünür. Mezopotamya kültürüne baktığımızda, Babil'de rüzgarın yıkıcılığı ile şehveti birleştirmiş Lilitu isimli bir dişil varlıkla karşılaşırız. Kesin olmamakla birlikte bunun da Sümer kökenli olduğnu düşünebiliriz. Zaten Mezopotamya'da, daha önce varolan Lil isimli yıkıcı fırtına tanrıçası da bu görüşü kuvvetlendirir.

Lilith'in başta bir Fırtına Tanrıçası olup daha sonra şehvet ve çocuk ölümleriyle ilişkilendirildiğini düşünebiliriz.

Lilith'in Fırtına Tanrıçası iken yıkıcı etkisi, daha sonra daha soyut bir nitelik kazanmış olabilir. Hatta Lilith'in daha sonra, yukarıda Huluppu ağacı mitosunda adı geçen ifrit gibi, Mezopotamya'da bilinen ve çocuk ölümlerinden sorumlu dişil varlık Lamashtu ile de
birleştirildiğini söyleyebiliriz.

Lilith, Mezopotamya'dan Yahudi kültürüne çok daha farklı bir şekilde geçmiştir. Yahudi kültüründe Lilith, Adem'in ilk eşidir, Adem ile birlikte topraktan yaratılmıştır. Ancak Lilith Adem ile eşit olduğunu ileri sürer ve özellikle de sevişirken altta kalmak istemez. Bu durum Adem’le aralarında huzursuzluk kaynağı olur. Bu öyküyü ve sonrasını , Lâtince'de Alphabetum Siracidis diye bildiğimiz Ben Sira'nın Alfabesi şöyle anlatmaktadır (Zingsem, 2006):

"Tanrı ilk insanı yarattığında şöyle konuştu: 'İnsanın yalnız olması iyi bir şey değil'. Ve ona topraktan bir eş yarattı - ona benzeyen- adı Lilith olan. Kısa süre sonra birbirleriyle kavga etmeye başladılar. Kadın erkeğe şöyle söyledi: 'Ben senin altında yatmak istemiyorum.' Ve ilk erkek karşılık verdi : 'Ben senin altında değil üstünde yatmak istiyorum; çünkü sen altta olmayı hak ediyorsun ve üstün olmayı ben hak ediyorum.' Kadın karşılık verdi: 'İkimiz de eşitiz; çünkü ikimiz de topraktan yaratıldık.' Ve her ikisi de birbirlerini anlamayı reddettiler.

Lilith bunu anladığında Tanrı'nın o özel ismini telaffuz etti ve dünyanın göğüne doğru yükseldi. Adem (insan) yaratıcısına şöyle seslendi: 'Dünya'nın Tanrısı, bana verdiğin kadın benden kaçtı.' Bunun üzerine her şeye kadir olan Tanrı, Lilith'in peşinden üç tane melek gönderdi ve onu geri getirmelerini emretti. Her şeye kadir olan, Adem'e şöyle konuştu: 'Geri dönmek istediği takdirde tamam; ama şayet istemezse, her gün yüz oğlunun ölümüne şahit olmayı göze almalıdır.' Melekler kadını takip ettiler ve ileride bir gün Mısırlıların boğulacağı büyük suların altında onu yakaladılar. Onlar Tanrı'nın sözlerini kadına ilettiler. Ama o geri dönmek istemedi. Ona şöyle
dediler: 'Seni denizde boğacağız.' Kadın ise şöyle karşılık verdi: 'Beni yalnız bırakın; ben çocukları zayıf düşürmekten başka bir işe yaramam; erkek çocukları doğumlarnın sekizinci günlerine, kız çocuklarını ise doğumlarından yirminci günlerine kadar gözetmem emredildi'. Melekler kadının söylediklerini duyduklarında onu yakalamak için daha çok ısrar ettiler. 'Yaşayan ve varolan Tanrı'nın (El) adı ile yemin ediyorum ki, sizin isimlerinizi veya suretlerinizi
Camea'da gördüğüm takdirde o çocuğun üzerinde hak iddia etmeyeceğim."

Ve böylece kadın günbegün şeytanlarından yüz tanesinin ölmesini göze aldı. Bu sebeptendir ki biz onların (meleklerin) isimlerini küçük çocukların Camea'larına yazarız. Kadın bunu gördüğünde verdiği sözü hatırlar ve çocuk iyileşir."

Bu ilginç efsanenin ayrıntılarına baktığımızda birçok ipucu yakalayabiliriz.

Öncelikle anladığımız kadarı ile, Lilith Adem'in ilk karısıdır ve o da Adem gibi topraktan yaratılmıştır. Aslında kadının topraktan yaratılması, toprak ile ilintili olan Ana tanrıça açısından
anlamlıdır. Zaten Mezopotamya yaradılış mitoslarında, Adem'in topraktan yaratılması da aslında Ana Tanrıça'dan varolduğunu gösterir. Buradaki tezat, Adem'in adının toprak köküne dayanmasına rağmen, Lilith'in adının rüzgâr/hava'dan gelmektedir. Aslında burada Lilith'in iddia ettiği, aktif prensip olmak ve havanın toprağın üzerinde olmasıdır. Bu prensibi reddeden Adem üstte olmak istiyordur ve Tanrı da onun tarafını tutar.

Aslında bakılırsa bu efsane anaerkil dönem ve ataerkil dönem arasındaki geçişi de bir bakıma ortaya koyar. Genel görüş, kadının toplumdaki etkisini kaybettikçe ve kötülendikçe, daha alt bir
varlık olarak görülmesi - ki bu da efsaneye Havva'nın Adem'in kaburgasından yaratılması olarak geçecektir- ve bu tartışmanın efsaneye yansımasıdır. Bu görüşe katılmakla beraber, ezoterik bir
açıdan bakarsak, aktif prensibin, dişiden erkeğe geçişini de görürüz. Bu, doğum olayındaki aktif prensipten, toplumsal rollere kadar açıklanabilir.

Psikilojik açıdan baktığımızda ise, kadının tarihsel süreçte, aktif prensibi erkeğe kaptırdığını ve rollerin değiştiğini görürüz. Bu tarihsel süreç içinde, artık kadının bu aktif prensibi eline alması, "erkekleşmesi" ve "lilithleşmesi" ve yaşamı üretecek yerde onu köstekleyici bir yere gelmesi olarak da yorumlanabilir. Lilith motifinin diğer açılımları ileriki sayfalarda da incelenecektir.

Öte yandan Lilith'in yaşamı üretmesi yerine yok etmeye çalışması, özelliklerinin Mezopotamya kökenli Lamashtu ile birleştirilmesi ile de ortaya konmuştur.

Lilith'in bir önemli özelliği de Tanrı'nın o kutsal ismini bilmesidir. Bu da bize İsis'i anımsatır ki bu da tanrıça özelliği ile alakalıdır. Dikkat edilmesi gereken başka bir husus da Musevi
mistisizminde ilk göğe yükselmenin Lilith'e ait olduğudur.

Lilith Adem'i terk ettikten sonra Deniz'in olduğu yere gitmiş - ki burada Tiamat ile de karşılaştırabiliriz- ve orada üç melek tarafından bulunmuştur. Burada başka bir inanç da efsaneye karışır. Lilith'i aramaya giden üç melek, Snvi, Snsvi, ve Smnglof'tur ve bu melekler aslında tıp ile ilgili varlıklardır. Lilith Lamashtu ile birleştirilip, çocuk ölümlerinden sorumlu tutulur. Oysa burada daha farklı bir inanç görürüz.

Daha önce de belirttiğimiz gibi, ritüel ya da büyüsel eylemler; Eliade'in deyimiyle, in illo tempore tanrılar ya da mitolojik varlıklar tarafından yapılan bir eylemin tekrarıdır. Burada da, Lilith efsanesinde, ilk meleklerle karşılaşmanın ve ilk çocukları korumanın semboli olarak çocukların üzerinde bu meleklerin adı taşınır. (Camea) . Aslında tıp ile ilgili meleklerle , koruyucu tanrıça motiflerinin farklı bir versiyonu olan adet bu şekilde açıklanır.

Yahudi mistisizmi ile devam edersek, Talmud'da da Lilith adı geçer. Hatta Lilith burada "baştançıkarıcı" özelliğini de kazanır. Hatt gece yalnız yatan erkekleri baştan çıkarttığı da
söylenir. Geceleri boşalma da Lilith'e bağlanmıştır. Zohar'da da Lilith'in erkekleri baştan çıkartıcılığı vurgulanır.

Zohar'da Lilith'in yanında bir de erkek prensip olarak Samael vardır ( Zingsem, 2006):

"Erkek olanın adı Samael'dir, eşi Lilith ise hep onun içinde bir yerlerdedir. Kutsal olanın tarafında nasıl ise öbür (kötü) tarafta da erkek ve dişi iç içedir. Samael'in karısının adı Yılan'dır, Fahişe'dir, Etin Sonu'dur, Günlerin Bitişi'dir."


Lilith'in psikoloji açısından yorumları, en çok Jung'un izleyicileri tarafından yapılmıştır. Gerçekten de Lilith, arketipik olarak dişinin yıkıcı yönüne karşılık gelir. Lilith kuvvetli cinsel enerjisini, yaratmak ve yaşamı üretmek yerine tam tersi için kullanır. Bu bağlamda karanlık bir dişi olarak görülür.

Burada dikkat edilmesi gereken bir husus "erkek merkezci" bir bakış açısıyla bakmamak gerektiğidir. Dişinin "karanlık" yönü de erkeğin bakış açısına göredir. Sonuçta bu dişi ile de birlikteliği yakalayabilmek erkeğin elindedir. Zingsem (2006) de Hurwitz'den alıntı yaparak , bunu şöyle ifade eder :

"Bir erkek Lilith'e benzeyen bir kadınla karşılaşırsa er ya da geç baştan çıkarıcı yönüyle ya da bundan daha tehlikeli olan onun güç dürtüleriyle karşı karşıya kalmak zorunda olacaktır. Bu ikilemde ya başarısız olacak ya da büyüyecektir. Bu da tamamıyla onun boyun eğmesi veya kendini ispatlayarak erkekliğini geliştirip geliştirmeme kararıyla alakalıdır. Buradan çıkartabileceğimiz sonuç, ana düşüncenin erkeğin kendi güç dürtüleriyle karşı karşıya gelmemesi
olduğu ve bu dürtüleri tüm hayatı boyunca kaygısızca kadınların üzerine yıkabileceğidir."

Zingsem (2006) daha ileride de şöyle der :

" Bir erkek Lilith'le ancak onu -kendi değil- boyun eğmeye ikna ederse baş edebilir, böylece de kendi sözde erkekliğini geliştirir. "

Aslında burada anlaşılması gereken, erkeğin Lilith'i nasıl gördüğüdür. Lilith'in eşitlik söylemini, kendi üstünlük söylemine karşıt gören Adem'in çaresizliğine karşın, gerçek bir erkeğin, karşısındaki cinsel enerjiyi "karanlık" görmemesi ve bununla birlikteliği eşit şartlarda yakalayabilmesi gerekir. Ancak günümüz erkeklerinin bu enerji karşısında çocuklaşması ya da "Adem'in kaburga kemiğinden çıkan" "daha aşağı" bir dişiyi kabul etmesi olmamış bir erkekliğin de sonucudur.

Öte yandan Lilith'i, yok eden anne ile de kıyaslamamak gerekir. Çocukların öldürülmesi bir yana, Lilith yüksek cinsel enerjisi ile bu imgeden farklıdır.

Lilith ile karşılaştırabileceğimiz bir başka mitolojik figür ise Hint Tanrıçası Kali'dir. Lilith'i daha iyi anlayabilmek, aslında Kutsal olanla cinselliği bir arada barındırabilen "Kutsal Fahişe'yi" anlamakla da olanaklı olabilir.

/alıntı/

Hiç yorum yok: