29 Temmuz 2013 Pazartesi

HEP ZANNETTİK YA ŞİMDİ?

İNSAN HEP “ZANNETTİ”

Kadim zamanlardan bugüne kadar insan oyun alanında hep kendini bir şey “zannetti”. 

Dinlerde günah-sevap kavramlarını, iyi insan olabileceğimizi öğrendik. Aslında iyi ya da kötü insan diye bir şey yok. Savaşlar yarattık, kahraman olduğumuza inandık. Kahramanlara da ihtiyaç yok.

 Lemurya ‘da doğal halimizle yaşarken ne üstünlük bilgimiz vardı ne de kahramanlara ihtiyacımız…


 Ama biz kahramanlar yarattık. Başarılı, özel insanlara, dâhilere, gurulara, liderlere, zengin insanlara inandık ve onlara hayranlık duyduk.


 Onlara inanırken kendimize inanmayı unuttuk. Diğer yandan kendimize değişik roller biçerek, zannetmelerle oyunu sürdürdük. 


Oysa bir tiyatro oyuncusu, sahnedeki rolü bitince yaşamına döner. Biz ise oyunu gerçek sandık, eski oyunların içinde kaldık. Kendimizi, oynadığımız rollerden ibaret zannettik.



 Değişik yaşamlarımızda kendimize roller biçerek hayatlarımızı sınırlandırdık. Koyduğumuz kuralların esiri olduk. Oyunun kuralı zamanla aile, toplum gibi düzenleri yarattı ve insan bu düzenler içinde kendini bir yerlerde buldu. İmam oldu, haham oldu; öğretmen, sanatçı, anne, kral ya da evsiz oldu.


 Kendini fakirken yoksun, zenginken her şeye sahip zannetti. Çocuğu oldu sahibi, karısı oldu kölesi, kocası oldu efendisi zannetti. Yaşamını hep o rollerden ibaret bilip kendini kaybetti, rollerinin altında ezildi.

(Sonsuz Biliş)


 Oysa biz “zannettiğimiz kişi”den ibaret değiliz. Ama ne yazık ki, dönemler boyunca zannederek ve uyuyarak oyunu sürdürdük.

Hiç yorum yok: